01.09.2018 : BİR ANTRENÖRÜN GÖZÜYLE

      

Bir antrenörün ( coach-koç ) Türkçesi çalıştırıcı ) gözüyle derken, Neredeyse herkes bir şeyler bilmekte bunu aktarırken de, bir eğitici ya da öğretici olduklarını sanmaktadırlar. Prensipte doğru olsa da, bilmek çok ayrı, uygulamak çok ayrı, öğretmek çok ayrı diyerek bu konuyu dile getirmeye çalışacağım. Haydi, gelin bir antrenörün gözüyle spora ve futbola farklı bir bakış sağlayalım.

 

Kendimi bildim bileli okumaya araştırmaya öğrenmeye çalışırken topluma etrafıma bir şeyler katma çabasında olduğumu dile getirmek istiyorum. Futbol konusunda iki yıl öncesine kadar her platformda sporun içinde olsam da, topluma ve önderim diyen antrenör yada teknik direktör camiasındaki kibir ve gururu gördüğümde şu soruyu kendime sormuştum. Neden bu kadar gerideyiz? Neden sportif faaliyetlerin tümü olsun, konum olan futbol branşı olsun, neden çocuklarımız yeterince geliştiremiyoruz?

 

Evet, cevap ülkemizin de içinde olduğu kibir ve gurur hastalığı diyebiliriz. Bu kibir ve gururu ülkemizde futbolun içinde olan herkes neredeyse bilmektedirler. Bilmekteyiz desek te nedense bu duruma hep kayıtsız kalınmakta hiçbir çaba göstermeden yalnızca eleştiri, haset ve karalama yaparak sanki bizler çok akız diyerek kendime de bir kinaye göndermek istiyorum.

Kendimize bakmadan çevreyi ve herkesi eleştirmek ve yermek yerine ne yapmalıyım? Neler yapayımı sorguladığımızda bir şeyler yapmamız gerektiği sonucu ortaya çıkmış olacaktır.

 

TFF nin bir basit lisansı için eğitime katıldım. Bu eğitim ve öğretimdeki eksikler ve yetersizliklere baktığımda yok ben yanılıyorum diyerek birçok antrenörü izlemeye karar verdim. Ara sıra yan sahadan, ara sıra önden, ara sıra daha yakından izlediğimde tff lisansları olsun daha ileri seviyede uefa, yada pro lisansları da olsa kopyala yapıştır ı görmemek mümkün değildi. Bir ara iyi ki internet var diye düşünüp rahatlamıştım. Bu internet örneklerini kopyalayan bir kesim var ki, 8 yaşındaki çocuklara 1 e 1 i öğretmeden 5 e 2 denilen bir pas trafik çalışmasını öğretiyorlardı. Epey düşünüp araştırmaya devam ettim. Yemin ediyorum eğitimi veren antrenörün dahi yapamayacağı hareketleri çocuklara yaptırdıklarına şahit oldum. Daha da acısı prof olan ve en üst ligde dahi futbol oynayan oyuncular dahi yapamadığı hareketleri çocuklarımıza yaptırmaya çalışan çoğunluğun bırakın antrenör olmayı daha benim gibi çırak dahi olamadıklarını dile getirmek istiyorum.

 

Kısaca bu böyle devam ediyor, çocuklarımıza ve gençlerimize yüklenen yetersiz eğitim ve öğretimler bu günkü futboldaki yerimizi açıkladığını düşünüyorum. Yerimiz derken neredeyiz diye bir soru ile devam etmek istiyorum. 11 kişilik bir takımda 11 tane yabancı oynuyor ise, en üst ligde oynayan futbolcularımız en alt kümelerde bile yer bulamıyor ise, yabancı futbolcu hayranlığı amatör kümeye kadar düştü ise denilecek en sert söylem beceremiyoruz vesselam. Beceriksiziz demiyorum, kimseye de suç ya da kusurda yüklemiyorum doğruyu dile getiriyorum. Evet, ben henüz bir çırak olduğumu kabul ederek şu reçeteyi kamuoyuna sunmayı bir görev azlediyorum. Bir eğitimciyi iyi eğitemezsek, o eğitimcide kimseyi yeterince eğitemez.

( saygılarımla Ünal duran ) Not: bütün yazılarıma yorum ve önerilerde bulanabilirsiniz. Bu öneriler beni daha özverili bir şekilde yazmamı sağlayacağını umuyorum. Mail bölümünden önerilerinizi bekliyorum.