01-06-2014 : SANAL YOZLAŞMA.

SANAL YOZLAŞMA.

 >> Uzun zamandır bu konu hakkında küçük notlarla fikrimi düşüncelerimi iletmeye çalışsam da, bu sanal yozlaşma konusunu enine boyuna yazmayı çok istemiştim ve bu güne nasip oldu. ( yozlaşma > Yapının bozulması. Bir organizmanın ya da bir parçasının daha az aktif ve daha sade olan biçimlere geri dönmesi. Dejenerasyon ) Evet anlamını bu şekilde okumuş olsak da, bana göre tek cümle ile ( Aslını özünü yitirmek gerçekten uzaklaşmak diyebilirim ) sanal yozlaşmak değil de genel yozlaşmak dersek daha da iyi olacak diye düşünüyorum. Genel olarak yozlaşmanın ana kaynağının sanal olarak başladığını söyleyebilirim. Eskiden selam yollanırmış gerçek olarak konuşulamadığı zamanlarda selam ve sual edilirmiş. Teknoloji geliştikçe telefon almış bu selam sualin yerini. Aslında ana temel yakınlığın göstergesi, sevgiyi saygıyı gösterebilmek olsa gerekir diye de, insanlar karşı karşıya konuşmaları görüşmeleri gerekmektedir. Bu her boyutta gereklidir bu gereklilik sağlıklı ilişkinin de temelidir diye herkes bu doğruyu kabul etmektedir. Bana göre de gerçek iletişim bu şekilde olmalıdır diye düşünüyorum. Yok, o doktor o bilim adamı diyor diye değil doğanın kanunu diye bu şekilde yaşamamız gerekir. Bir bebek sevgiyi ilgiyi dokunarak ses tonuyla duyarak gelişir. Bir insan bir insana sevdiğini özlemini dokunarak sarılarak belirtir, bu sağlıklı bir ilişkidir. Anne çocuğuna dokunarak karşılıklı konuşarak elektrik alır ya da verir. Baba çocuklarına terbiye talimi konuşarak dokunarak iletir. Her türlü iletişimin ana temeli konuşmak dokunmaktır. Birinin elini tutmak iletişimdir sevgi alışı verişidir. Dokunma eylemini daha da geliştirebiliriz daha ilerisi yaşama üreme koşulunu getirir. Daha ilerisi olamaz ve her bir canlının bu üreme gerekliliği dokunma iletişimine bağlıdır. Bu gerçek iletişimin eksikliği oldukça derin sorunlara yol açabilmektedir. Öyle ki psikolog dediğimiz kişilerde bizleri dinlemekte ya da konuşmamızı sağlayarak tedavi etmeye çalışmaktadır. Tam burada fazla ileri gitmeden konuyu uzman doktorlara bırakmayı uygun gördüğümü belirtmek istiyorum. Ne bir uzman nede bir doktorum yinede çevreme sevdiklerime bir nebze fayda sağlamak adına görüşlerimi belirterek yozlaşma olgusuna dikkat çekmek istiyorum. >> Evet yozlaşıyoruz hem de çok, öyle ki artık selamun aleyküm dahi demeden selam, yazma gereği duyarsak da ( slm ) diye yazabiliyoruz. Ya da nasılsın? İyi misin? Demek bir yana ( nslsn ) diye anlamsız cümlelerle samimiyetsiz davranabiliyoruz ne yazıyor ne de tam olarak okumuyoruz. Gerçek yaşamımızı paylaşmak yerine başka yaşamlara sarılıp onlarla mutlu olmaya çalışıyoruz. Tam burada paylaşım derken kendi tecrübelerimiz ya da kendi fikrimiz yerine başka yaşamları ya da fikirleri kopyalayıp yapıştırıyoruz. Tabi ki saçma ve gereksiz sahte beğenilerle avunmaya çalışıyoruz. En zarar verici davranışlar ise sıradan arkadaşlıklara sanal olarak evet deyip arkadaş listesi oluşturup çevrem var diye de böbürlenebiliyoruz. Sahte aşklar, sahte arkadaşlar, sahte dostlar, o kadar çok ki gerçekliği kıymetliyi unutabiliyoruz. Dahası da siyasi söylemlere saklanıp dışlayıp fişleyip yok sayabiliyoruz. Bunları bende yapmadım değil lakin gerçekten gereksizliğini görüp çekememezlik değil sanal virüs ya da zararlı yayınlardı diyebilirim. Yoksa çekememezlik, kıskançlık ve art niyetli silmeler ya da yok saymalar, hatta sahte ve yalancı yaşamlarını en yakınlarından gizlemek için en yakın amca, ağabey, dayı, kuzenlerini de engelleyip saklananları görmekte oldukça manidar örneklerdendi. Bu acı örnekler uzayıp gitse de gerçekleri ortaya koymak ise ne yazık ki bana düştü.

>> Şimdi konunun acı tarafına başlıyorum. Uzun zamandır web sitesi kullanmaktayım gerek e.mail gerekliliği gerekse dosya transferi gereği sanal alemi mecburen kullanmak zorunda kaldım. Şimdi tam da burada yetmedi teknoloji gelişimi ile sosyal platformlar ya da yazışma kameralı görüşme gelişimine de katılmadım değil. Evet, her birimiz bu sosyal ortam diye gelişen ve geliştikçe de bizleri yalnızlaştıran bu ortama iyiden iyiye uyum sağladık. Sağladıkta ne oldu telefonda dahi konuşmayı bıraktık, yazışmayı seçip iyice içimize kapandığımızın farkında dahi olamayabiliyoruz. Öyle ki daha normal olarak tanımadığımız insanlara sanal yollarla tanımaya çalışıyoruz. Burada bir uyarım olacak hiçbir insan sanal yolla kimse kimseyi tanıyamaz ve net bir gerçektir bu. Boşuna kimse yazışarak tanıyorum demesin inanmam sizlerde inanmayın. Konuşurken gözleme eylemi bedenimizden bir elektrik yollar ve bu elektrik alış verişi sağlıklı bir enerji alış verişini gerçekleştirir. Bu doğal bir yaşam gereğidir yüce yaratan bizlere konuşmayı hayvanlara da koklaşarak iletişimi vermiştir. Aslında bizlerde konuşma sakta göz gözede olsa iletişim kurabiliriz ve bu en sağlıklı iletişim davranışlarından biridir. Peki, bu sanal yozlaşmadan ne hale geldik biraz konuya parmak basmak istiyorum. Daha kendini tanımadan beni ya da bizleri tanıyamayan insanlar isek, konuşmuyor, dinlemiyor, dertlerimizi, karşılıklı paylaşamıyorsak, nasıl yozlaşmayalım diye de üzüntü duyuyorum. Ben böyle değilim diyenler olabilir evet bende böyle değilim hatta böyle olmaktan da çok korkuyorum diyebilirim. Sanal olarak sosyal bir platformumda şöyle yazmıştım

>> ( sosyal medya hakkında. Bu siteyi yalnızca ailem, akrabalarım, arkadaşlarım, dostlarıma, iş bağlantılar reklam için, tabi ki seven ve sevdiklerime yakın olabilmek adına kullanıyorum. Hiç bir sanal ortamdan ne dost nede gerçek arkadaş kazanılabilir. Hele gerçek bir paylaşım yaşamak mümkün değildir ) evet bu yazıyı yazdığımda sosyal ortamı yani sanal platformları yeni kullanmaya başlamıştım. Bu arada sosyal medya ya da sosyal ağlar kavramına da katılmadığımı belirtmek isterim. Bence sosyal ortam gerçeklerin içinde sosyal olmaktır sosyal ortam tam anlamıyla yaşamanın ta kendisidir diye de belirtmek istiyorum. Kısaca sanal ortamda yozlaşanlara sözüm,,, insan olmanın erdemi sanal olmadan gerçekten adam olmak insan olmak gerekir. Yoksa daha kendini tanımadan yaşamı tanımadan kimseyi tanıyamayız. Tanımanın anahtarı gerçek olmaktır, gerçekten tanımaya çalışmak sevmek saymak hoşgörü gösterebilmektir. Daha arkadaşlık nedir? Dostluk nedir? Sevgi saygı nedir? Öğrenmeden sanal alem de adam olunamaz hele insan dahi olunamaz diye serzenişte bulunmak istiyorum. Gerçek bir dost ya da arkadaş sanal olarak kazanılamaz, gerçek bir aşk ya da sevgi sanal ortamdan elde edilemez diye düşünüyorum. Bir ara bende 300 e yakın arkadaş dediğim dost dediğim insanları eklemiştim ve takip edip ara sıra beğeni ya da küçük fikir beyanlarımda bulunuyordum. Ne yazık ki o kadar yozlaşmış ve kendini sanal ortama kaptırmış insanları gördüm ki bu yazıyı da belki ondan yazma gereği duymuşumdur. İyi ki yazmışım iyi ki o sanal arkadaşları da ekleyip fikirlerimi beyan ettim, ya da bazı görüşlerim olsun paylaşımlarımda bulunarak bu ortamdaki yüzlerini görmüş oldum. Onların sanal yaşamı seçmeleri o kafayı yemişliğinde ne olduğunu anlamış oluyoruz. Neyse asıl amacım genel olarak sanal yozlaşmaya parmak basmaktı, yoksa o insanlar o zavallı sanallıklarında bırakarak gerçek yaşamı seçmemiz gerektiğini vurgulamak istiyorum. Sıradan bir sevgi sözünün dahi yaşamın gerçek değerlerinden birini her an her gün yazmanın yerine ( sevginin saygının yüceliğini karşılıklı konuşarak, dokunarak paylaşmayı öneriyorum. Gerçek olarak konuşmaya paylaşmaya sevmeye saymaya çalışan biri olmaya çalıştığımı belirtmek istiyorum. Herkese sevgi saygı hoşgörü diliyorum. Konuşalım, dokunalım, paylaşalım diyerek bu konuyla ilgili olarak sözlerime son veriyorum. Sanal değil gerçeklik diliyorum. yozlaşma değil, dejenerasyon değil, gerçek ve değerli bir yaşam diliyorum. 

( saygılarımla Ünal duran ) Not: bütün yazılarıma yorum ve önerilerde bulanabilirsiniz. Bu öneriler beni daha özverili bir şekilde yazmamı sağlayacağını umuyorum. Mail bölümünden önerilerinizi bekliyorum.