01.10.2020 : TÜRK FUTBOLUNDA GERÇEK YETENEKLER YOK OLUYOR.

 

TÜRK FUTBOLUNDA GERÇEK YETENEKLER YOK OLUYOR.

Gelin bugüne bir bakalım ve sonrasında bu başlığın nedenlerini ve ne içinler ini en içten şekilde anlatalım. Evet, bu günlerde 2020-2021 futbol sezonuna girdik ve öncelikle en üst ligler devamında yalnızca profesyonel ligler kademeli olarak başladı. Peki, neler görüyoruz televizyonlarda ve basında sağda solda gördüklerimiz ise bana göre gerçekten iç karartıcı. Peki neden? Nedeni ise, çok ama çok kronik. Zaten ülkemizde olan ekonomik sıkıntılar varken, zaten dışarıya harcayacak fazlada paramız yokken, en acısı da binlerce ülke evladımızın işe yani iyi bir kulübe ihtiyacı varken, bizler ise yabancı hayranlığını abartarak ülke evlatlarımız kenara atmış olmuyor muyuz? Yok, şu yabancı transfer, yok bu yabancı transfer, yok şu ünlü futbolcuların transferi ile gündem neredeyse tamamen yabancı hayranlığı devam etmiyor mu? Çoğu profesyonel lisansı olan oyuncumuzun ise belki de amatöre dönmek zorunda olacağı gerçeğini de dikkate almış olmalıyız.

Evet, bu gerçeğin en üzücü tarafı ise, yıllarca bu değerli futbolcularımızı yetiştiren gerek bazı kulüpler olsun gerekse bu örnek futbolcuları yetiştirdiğini söyleyen bazı teknik direktörler ve bazı antrenörler olsun, bu yabancıların peşinde sert bir ifade ile yabancı hayranlığına batmış durumdadırlar. Bir yanda kendi yetiştirdikleri öğrencileri olsun, ülkemizde yetiştirilen oyuncularımız olsun dışlanırken çok kıymetli gördükleri yabancıları takımlarında milyonlarca dolar vererek sırf liglerde skor avantajı için ülke evlatlarımızı futbolcu adaylarımızı yok saymaktadırlar. Peki, gerçek sorunlar nereden başlıyor dışlanan futbolcu adaylarımız en verimli zamanlarında gerek bedensel performans olarak gerekse psikolojik olarak etkilenerek öncelikle alt takımları denerken çoğu ise bu grafik sonucu yeteneklerinin düşüş süreci yaşayarak amatöre kadar düşüyor ya da tamamen futbolu bırakmak zorunda kalıyor.

Şimdi gelelim bu gündeki kendi görüşlerimin somut yaşanmışlıklarına. Bir eğitim sisteminde katılın ya da katılmayın ciddi olarak test ederek şu sorumluluk planını yayınlıyorum. Bana göre ülkemizdeki futbolcuların eksik olarak yetersizliklerinin sorumluluğunun %75 payı oyuncularımızda değildir. Bunu şu planı ile açıklamak isterim. Bir sporcu yetiştirmek için ilk sorumlu ailelerdir. Ailelerin çoğu %25 sorumlu olduğu bölümü ne yazık ki yetersiz bilgi ile yerine getirememektedirler. Nedeni ilk yetenek keşfinin kendilerinde olduğunu asıl ( mentor > yani akıl hocası oldukları gerçeğinin farkına varmaları gerekirken, bu akıl hocalığını dışarıya bırakarak belki yeteneksiz, belki de çok yetenekli evlatlarımızı sırf para hırsı için yetiştirme gerekçesi ile % 25 sorumlu olması gereken bazı lisanslı veya lisanssız yetiştiriciler olsun kandırarak asıl yetenekleri seçmekte, yetiştirmekte eksik kalabilmektedirler. Evet, %25 sorumlu olan bazı kulüpler ise kendilerine inanan ama sonradan dışarı yani kapıya koyacakları sporcu futbolcu adaylarını yetiştirecekleri garantisi ile önce lisansla kandırıyor devamında ünlü olmak bahanesi ile geleceği çoğu hüsranla biten bir yola itmiş oluyor, sonuçta ise sizden bir şey olmaz deyip yabancı oyuncularının daha başarılı oldukları bahanesi ile bu değerlerimizi yok etmektedirler.

Peki bir sporcunun %25 sorumluluğu olduğunu varsayıp %75 inin bu değere yeterli katkıyı sunmadığı gerçeği ile nasıl olurda her şeyden sporcu ve futbolcu adaylarımızı sorumlu tutabiliriz. Kısa ve net asıl sorumsuzluklar çoğunlukla bu 3, %25 sorumlu taraftayken bizde ise tüm sorumluluk evlatlarımıza yüklenmektedir.

%25 sorumlu olan bir sporcunun ilk baştaki sorumluluğu doğru testler ve doğru keşifler ile hangi branş a yatkın ise o branş a yönlendirilmesi gerekirken, çoğunlukla yanlış tespit ve yanlış seçim ile evlatlarımız yetersiz olarak örnek branşta boşu boşuna çaba göstermekte sonrası ise hüsranla bitmektedir. Bugün bu işi yani futbolculuk mesleğini yapanları tek bir eleştiri ile kutlamak istiyorum. Bu eleştirim ise çoğu eksiklerinin farkına vararak yabancılardan daha iyi olmak için mücadele etmeleri gerekliliğini sakın unutmadan daha da çok çalışmaları gerekmektedir. Son olarak kendilerine ego yükleyen bazı leş kargası menajer, ya da antrenör görünümlü beceriksiz çalıştırıcılardan uzak durmaları gerekmektedir. Evet, ikiz iki evladımız var ve tüm DNA ve genetik yapısı futbolcu olmaya yeterli diye örnek vererek, birini Almanya da örnek bayern fc de yetişiyor. Biri ise ülkemizde bir örnek antrenör ve kulüpte yetişiyor. Lütfen cevaplayın hangisinin şansı futbolcu olabilmek için % kaç fazladır. Cevap örnek bir görüşle (Türkiye de %5 – Almanya da ya da başka ülkede %50.

EN DEĞERLİ MENTOR AİLELERE: Evet Türk futbolunda gerçek yetenekler yok oluyor. Belki de bu kaybolan ve kaybolacak biride sizin evladınız olabilir. Bunun en başta % 25 sorumlusu ise belki de sizlersiniz. Evet bugünde en büyük sporcu yetiştirme sorunu yetenekli olan ama destek görmeyen sporcu futbolcu evlatlarınızdır. Çoğu aile çok ama çok yetenekli evlatlarımıza destek vermemektedir. Tam tersi aslında yeteneği ve genel sporcu yatkınlığı az olan çoğu evladımız ise bazı Ailelerden çok ama çok gereksiz destek görmektedirler. Bizzat gözlemleyerek şunu gördüm aslında 7 yaş birinci spor çağı başı örneği ile ikinci çağa kadar yani 14 yaşına kadar fazlaca değer ve katkı verilen evlatlarımızın. Aslında 14 yaşından itibaren asıl desteği alması gerekirken çoğu aile bunun tersini yapmaktadırlar. Gerçek destek çağı ise 14 yaşından sonra yine yetenek keşfi tazelenerek en üst düzey destek verilmesi gerekmektedirler. Tamda burada çoğu kulübün bu yetenekli evlatlarımızı sömürmek amaçlı (lisansa bağlayıp) en az bir yıllık 15,000 TL yetiştirme bedeli almak için, bazı kulüplerin kendi alt yapılarında kullandıkları çoğunun da hakkı ile profesyonel olamadıkları gibi, çoğunun da hakkı olmadan ve yetersiz olsalar dahi üst düzey kulüplere transfer gerekçeleriyle oynatıldığı görülmektedir.

Bu konu uzun olsa da biraz olsun ülkemiz yetenekli sporcu evlatlarımıza daha çok destek verilmesi gerektiğini düşünerek öncelikle lütfen siz değerli aileler. Evlatlarınıza yeteneğine özellikle 14,15 yaş üstünde daha çok destek verilmesi gerektiğini tavsiye etmek istiyorum. Ülkemiz eğitim ve öğretim sistemi spor ve branşımız futbolda da yetersiz eğitim verildiğinden, sizlere çok ama çok görev düşmektedir. Lütfen 14, 15 yaşında yeniden yetenek keşfi yaptırın. Hak eden evladımıza öncelikle sizler destek verin ve elinizden geldiğinizce yardımcı olun. Her antrenöre sakın güvenmeyin. Kendi evlatlarını dahi yetiştiremeyen, çevresine kötü örnek olan ve ben çalıştırıcıyım diyenlere sakın ama sakın evladınızı teslim etmeyin. Çok ama çok değerli antrenör, çalıştırıcımız vardır. Onları bulun ve onlardan akıl alın. İmkânınız var ise özel çalıştırıcı tutun. Ve evlatlarımızın yeteneklerinin kaybolmasına müsaade etmeyin.

Eleştiri olsun, kinaye olsun dile getirdiğim tüm konuları birçok aile ve idareci ve özellikle sporcu evlatlarımızdan yazılı ve sözlü görüş alarak yazdığımı belirtmeliyim. Özellikle genelleme yaptığımdan, eleştiride bulunduğum iyileri ayrı tutmaya çalıştım. Aile derken kendimde bir sporcu babası olarak herkesle eşit seviyede empati kurarak yazmaya çalıştım. Son olarak ise çalıştırıcı ve antrenör olarak lisanslı bir antrenör olarak hocalarımız olsun ülke futbolumuza değer katan önemli değerleri iyi bir örnek olarak görüp, kötü ve olumsuz örnekleri eleştirmeye çalıştığımı belirtmeliyim.

Son olarak ise gerek ailelere olsun gerekse evlatlarımıza olsun, biraz olsun ses olmak için, en önemlisi ise iyi bir örnek olmak ve bilgilendirmek amacı ile bu yazıyı herkese iyi bir örnek olacağı umudunu taşıyorum. Ülkemiz ve sporcularımız futbolcu adayı evlatlarımıza sahip olup değer katan kimler olursa olsunlar, en içten saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Ünal Duran.

( saygılarımla Ünal duran ) Not: bütün yazılarıma yorum ve önerilerde bulanabilirsiniz. Bu öneriler beni daha özverili bir şekilde yazmamı sağlayacağını umuyorum. Mail bölümünden önerilerinizi bekliyorum.